12’inci Bölüm Geçmişin Gölgelerinden Yaşam Koçluğuna 1979 - 1980

Babaannemin melek olup, aramızdan zamansız gitmesi bizleri çok etkilemişti. Sanki kanatlarımız kırılmıştı. Bir oraya bir buraya çırpınıyorduk.

12’inci Bölüm Geçmişin Gölgelerinden Yaşam Koçluğuna 1979 - 1980

12’inci Bölüm Geçmişin Gölgelerinden Yaşam Koçluğuna 1979 - 1980


Babaannemin melek olup, aramızdan zamansız gitmesi bizleri çok etkilemişti.
Sanki kanatlarımız kırılmıştı. Bir oraya bir buraya çırpınıyorduk.
Annem ve Şengül ablam Almanya'dan gelmişlerdi. Annem 1979 yazında temelli geleceklerini söyledi ve bir iki hafta sonra tekrar Almanya'ya gittiler.
Bizler dayımlarla beraber tekrar birlikte yaşamaya başladık.
Bursa'mız siyasi çekişmelerin yüzünden kardeş kardeşe, mahalle mahallenin bölündüğü kötü bir zaman içinden geçiyordu. Akşamları kimse dışarı dahi çıkamıyordu.
Bizim okulun önünde öğretmenimizin vurulduğu haberini alan annem iş arkadaşlarının da gitme demesiyle Türkiye'ye temelli gelme isteğinden vazgeçer .
Selamet mahallemizde bayisi olan Şerif abinin dükkanının önünde jetonlu telefonu vardı. Bu Telefon ile annemle görüşüyorduk. Annem Şerif abinin bayisinin önünde bulunan jetonlu telefonunu arıyordu ve 15 dakika sonra tekrar arayacağını söyleyip telefonu kapatıyordu. Bizlerde hep birlikte telefonla konuşmaya gidiyorduk.
Annem telefonda" düşünüp, karar verdiğini ve bizleri Almanya'ya getireceğini "söyledi.
Ben orta ikiye gidiyor, Ülvan ablam lise bire gidiyordu.
Bizleri bir taraftan sevinç, diğer taraftan Almanya nasıl bir yer. Oralarda nasıl yaşayacağız diye düşünce almıştı. Hayalimde Almanya'yı canlandırmaya çalışıyordum ama bir türlü hayal bile edemiyordum.
Nedeni de Almanya'ya gideceğimizi bir türlü inanamıyordum.
Nihayet 1980'nin mart ayında güneşli ve güzel cumartesi günü Lufthansa uçağıyla İstanbul'dan Münih havalimanına uçtuk.
Münih hava limanına indiğimiz de her taraf karla kaplıydı.
Annemin Vilsbiburg'da çalıştığı Seiler iplik fabrikasının üç katlı lojmanının iki odalı dairesinin bulunduğu yere geldiğimizde yollar kardan kapalıydı.
Almanya'yı hayal bile edemezken şimdi gelmiştik ve bütün kardeşler ve annem bir aradaydık.
Artı kın anne hasreti bitmişti ve yerini gurbetçilik almıştı.
Evimizde bizleri karşılamaya gelen misafirler vardı. Bunların arasında kapı komşumuz Cemal'de vardı.
Ertesi gün günlerden pazardı. Pazar günleri Bursa'daki mahallemiz çocuktan kaynıyordu ve dışarsı panayır gibiydi. Oysa Vilsbiburg'da dışarlarda kimsecikler yoktu. İn cin top oynuyordu.
Cemal beni Vilsbiburg'u gezdiriyordu. Oturduğumuz yerin arkasında dere akıyordu. Dereyi geçince futbol oyun sahası ve yakınlarında çocuk park vardı. En çok dikkatimi çekense dükkan ve fırının duvarlarında dışarlarda sakız, şeker ve patlamış mısır otomatiklerinin bulunmasıydı.
Şirin bir kasaba olan Vilsbiburg'un sokakları tertemiz ve her yer düzenliydi.

İş imkanlarının çok olduğu Vilsbiburg kasabası ve çevresinde Seiler İplik Fabrikası, Dräxlmaier, Hudson, Eldra, Flottweg, Zollner, Himolla ve BMW gibi büyük fabrikalar bulunuyordu.

 

 

 

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!