Yüzyıl Sonraki Torunuma Mektup- 66

Sevgili Nesil, muhtemelen benim kan bağımdan neslim olmayacak. Ama biliyorum ki yetiştireceğim her bir fikir, düşünce, öğrenci benim bu dünyadaki ayak izlerim olacak

Yüzyıl Sonraki Torunuma Mektup- 66

Sevgili Nesil, tarihe kulak vermenin ne derece önemli olduğunu dilerim yaşayarak değil kitaplardan okuyup anlayarak öğrenirsiniz. Zira 37 yaşındaki ben, dünya savaşlarına bizzat şahit olmasam da Tv ekranlarından kendimi bildim bileli şahit oluyorum. İnsanoğlunun bitmek bilmeyen anlamadığım bir hırsı ve paranoyası mevcut. Kendinden olmayanın hep ötekileştirildiği bir dünyada hoşgörünün maalesef ki yeri de olmuyor.

İlk şahit olduğum savaş Sırpların saldırdığı Bosna Hersek savaşıydı. Savaş dediğime bakmayın birçok sivilin katledildiği bir soykırımdı. Çocuk yaşta oradaki kardeşlerimize yardım edememenin acısını hala yüreğimde taşıyorum. O günden bugüne birçok savaş, iç savaş, çatışma, darbe ve kendi halkına savaş açan diktatörler gördük.

Sizlere bu satırları yazarken bile Rusya, kardeşim dediği Ukrayna’ya savaş açmış durumda. Batılı devletlerin ise demokrasi getireceğiz yalanıyla Ortadoğu’yu tarumar etmelerine hiç girmiyorum bile. Güçlü devlet olmayı başka milletlere baskı kurmak sanan bir zihniyetle aynı asırda yaşadığım için utanç duyuyorum.

Mektubuma karamsar bir tablo ile başladığım için de sizlerden özür diliyorum. Sizlere daha güzel bir dünya bırakamadığımız için kendimi çaresiz hissediyorum. Tıpkı Bosna Hersek savaşında hissettiğim çaresizlik gibi.

İyi insanların kötü insanlara galip gelebilmesi için ben ne yapabilirim sorusunu kendime senelerce sordum. Cevabını bulabilmek için araştırmalar yaptım, girişimlerde bulundum. Siyaseti sevmediğim için siyasete yön verebilen akademik hayatı kendime hedef belirledim. Akademisyenlik yolunda ilerlerken hayat sınavım hiç beklemediğim yerden geldi. Ben plan yaparken Rabbimin de benim için planları vardı. Bir kaç kez hayatıma sıfırdan başladım. Bunların çoğu güzel başlangıçlardı, ta ki altı sene önce biricik kızıma otizm teşhisi koyulana kadar. Dünyayı güzelleştirmek adına bildiğim tüm argümanlarımı bu kez kızımı kurtarmak için kullandım, okudum, araştırdım ve uyguladım. Bu sene kızımın durumunun genetik kaynaklı olduğunu öğrenince ikinci kez yıkıldım. Çünkü bu mücadeleyi kazanamayacağımı düşünüyordum. İdeallerimin, umutlarımın, dünyayı daha iyi bir yere çevirme hayallerimin tamamıyla bittiğini hissediyordum.

Sevgili Nesil, Rabbim inşirah suresinde “zorlukla birlikte bir kolaylık vardır” demiyor mu? İşte bu ayeti kendime referans yapıp şu duayı içten dilediğimi hatırlıyorum: “ Ya Rabbi, ben dipsiz bir kuyudayım. Hem de uzun bir süre. Biliyorsun ben bu halimden şikayetçiyim. Bana bir çıkış kapısı aç, birilerini vesile kıl, bir yol göster. Kimi veya neyi vesile kılarsın bilmiyorum ama ben eski idealist halimi çok özledim. Beni dosdoğru yolda olanlarının yoluna ilet. Yolunu şaşırmış olanlarının yoluna değil.” Şeklinde kalbimden haykırdım. Biliyor musun sevgili Nesil? Bu dua benim o dipsiz kuyudan çıkış anahtarım oldu. Rabbim çok gecikmeden duama icabet etti. Anlamadığım bir şekilde kendimi kişisel gelişim alanında eğitimler alırken buldum. Hayatım boyunca merak ettiğim tüm soruların cevabını bu eğitimlerle buldum. Kendime yeni hedefler koydum. Adeta yaşama geri döndüm. Uzun bir süre yaşamadığımı biliyordum. Kendimi tanımak, “bir ben var, benden içeri.” Düsturunun anlamını kavrayabilmek, benim bu hayatta kendim için attığım en güzel adımlardan biriydi.

Peygamber efendimiz Bedir savaşından dönerken “Küçük cihattan büyük cihada dönüyoruz.” Diyerek aslında dünya savaşlarından çok daha büyük savaşı kendi nefsimizle verdiğimizi bizlere işaret buyurmuş. Biz nefsimizle verdiğimiz mücadeleyi kazandığımızda dünyayı daha iyi bir yer haline getirebilecek güce ve vizyona sahip olabileceğimizi düşünüyorum. Umutsuzluk çukuruna düşmeden kendimize yeni vizyonlar sağlamak sanıldığının aksine çok daha kolay ve mümkün.  Geçmişle barışıp anımızın kıymetini bildiğimizde, Allah’ın bahşettiği ömrü verimli kullanabildiğimizde, bizden yayılacak olan güzel enerjilerin çevremizde halka halka büyüyeceğini ve bu halkaların pozitif yönde tüm dünyayı etkisi altına alacağını düşünüyorum. Kelebek etkisi teorisindeki gibi her bir eylemimizin farklı sonuçlar doğurabileceğinin farkında olmalıyız. (Kelebek etkisi teorisini araştırmanızı tavsiye edebilirim.)

Sevgili Nesil, muhtemelen benim kan bağımdan neslim olmayacak. Ama biliyorum ki yetiştireceğim her bir fikir, düşünce, öğrenci benim bu dünyadaki ayak izlerim olacak. Hadis-i şerifle sabittir ki  "İnsanoğlu öldüğü zaman, bütün amellerinin sevabı da sona erer. Şu üç şey bundan müstesnadır: Sadaka-i câriye, istifade edilen ilim, kendisine dua eden hayırlı evlat."

Bu güzel müjdeyi de hatırlattığıma göre artık huzur içinde uyuyabilirim.

Sevgiler 

Ayşe ŞEN

 

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!