Yüzyıl Sonraki Torunuma Mektup- 40

Bulamadıysanız da aramaktan, soru sormaktan vazgeçmeyin sakın. Hepimiz farklı şekillerde ama aynı yollardan geçiyoruz. Bazen yolunuzu kaybetmiş gibi hissettiğinizde elinizi göğsünüze koyun ve oradaki saf sevgiyi, özünü hissetmeye çalışın. Bu dünyada her ne arıyorsanız her şey orada. Dışarıda aradığınız her ne varsa sevgi, ilgi, takdir edilme, şefkat, merhamet her şey sizin içinde, sizin özünüzde.

Yüzyıl Sonraki Torunuma Mektup- 40

Sevgili torunum 

Bunu yazmak bile beni mutlu ve iyi hissettiriyor. Şu anın penceresinden 100 yıl sonrasına bakmak çok beni heyecanlandırıyor.

Bugün 32 yaşındayım. Henüz dedenizi bulamadım, ama niyetim ciddi onu bulacağım. Zaten bulamazsam sizin de varlığınız tehlikeye girecek. Sizden ricam, kendi zamanınızdan dedenize olumlu enerjilerinizi göndermeniz :)) aklını başına alsın, kalbini ve zihnini sevgiye açsın..

Bir kitapta okumuştum,’’ Zaman kavramı insanoğlunun uydurduğu bir kelime sadece. Geçmiş ve gelecek enerjileri iç içe geçmiştir. Geçmiş geleceği etkileyebileceği gibi gelecekte geçmişi etkiler.” Bu yüzden bu isteğimde ciddiyim. 

Siz benden 100 yıl sonraki zaman diliminde yaşayacaksınız. Zaman geçmiş, pek çok şey hem değişmiş hem de aslında aynı kalmış olacak. Teknolojinin nerelere gideceğini bilemiyorum. Muhtemelen savaşlar, yıkımlar ve hastalıklar devam edecek. Çünkü zaman ne kadar geçiyor, devir değişiyor gibi görünse de aslında insanların hırsları, öfkeleri, mutsuzlukları aynı. Onlar değişmiyor. İnsan özünde hep aynı, kısır döngü içerisinde. İçimizde öfke, mutsuzluk biriktikçe onları kusacak yer arıyoruz. Bu öfke mutsuzluk bizden başlayıp yine en çok bize zarar veriyor. Bizi yıkıyor. Ve bizden başlayarak dünyayı, dünyamızı yıkıyor.

Ama aynı şekilde sevgide öyle. Bizden başlayarak etrafa yayılıyor. İnsanın özü ‘’sevgi ‘’ lütfen bunu sakın unutmayın bebeğim ..  Ben kendimi sevdikçe etrafımı sevebiliyorum. Ben kendimi sevdikçe, dışarıdan bana gelmesini beklediğim sevgi bana geliyor. Yani her şey benden başlayarak büyüyor.

Bu mektubu size yazmak benim ödevim. Bu ödevi, aldığım bir eğitim programı için yapıyorum. Kişisel gelişim dönüşüm ve farkındalık eğitimi. Bu eğitime katılmak benim hayatımın dönüm noktasının devamında geldi. Ani bir şekilde annemi kaybettim. Bu beni çok üzdü ve sarstı. Hala benim için çok zor, muhtemelen de hep öyle olacak. Bu süreçte İnsanın varlığının da sadece anda olduğunu anladım. Bir an varsın bir an yoksun. Kişisel gelişimde de önemli olan anda kalmak. Aklımdan sürekli “gerçek ne?”  sorusu var. Bu dünyaya geldik, gidiyoruz, gideceğiz. Milyarlarca yıldır ruhlar bu dünyaya gelip-gidiyor. Mutlaka bir amacı olmalı. Bende kendi amacımı bulmak, bu sorularıma biraz olsun cevap bulmak için bu yoldayım. Yolumuz Allahın izniyle güzel ve açık, sağlıkla kolaylıkla.

İnşallah siz bulmuşsunuzdur. Bulamadıysanız da aramaktan, soru sormaktan vazgeçmeyin sakın. Hepimiz farklı şekillerde ama aynı yollardan geçiyoruz. Bazen yolunuzu kaybetmiş gibi hissettiğinizde elinizi göğsünüze koyun ve oradaki saf sevgiyi, özünü hissetmeye çalışın. Bu dünyada her ne arıyorsanız her şey orada. Dışarıda aradığınız her ne varsa sevgi, ilgi, takdir edilme, şefkat, merhamet her şey sizin içinde, sizin özünüzde.

Yalnız değilsiniz. Size, şu anki varlığımdan tüm sevgimi ve güzel enerjilerimi yolluyorum. Sizi seviyorum.

 

 

Anneannen/Babaannen Hatice Ay

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!