Yaşadıklarımızın Hikmet Boyutu Var Mıdır?

Yaşadığımız hayatı geliştirmek, değiştirmek ve dönüştürmek istiyorsak hiçbir zaman geç değildir. Her şey hayalle başlar ve gerçek olur. Artık biz biliyoruz ki hayalini kurmadığımız hiçbir şeyi gerçekleştiremiyoruz. Dolayısı ile hayallerimize giden yolda yaşın, mesleğin, konumun, hiçbir önemi yoktur. Yeter ki yaşadıklarımızın hikmet boyutunu görelim, gelişim, değişim ve dönüşüme açık olalım.

Yaşadıklarımızın Hikmet Boyutu Var Mıdır?

Arakiyeci(Takkeci )İbrahim Efendi İstanbul Topkapı surlarının yanında küçük bir kulübede yaşayan ve Kapalıçarşıda takke satarak geçimini sağlayan fakir biriymiş. İbrahim Efendi’nin en büyük hayali ise bir cami yaptırmakmış. Ancak bu hayalini gerçekleştirecek maddi güce sahip değilmiş. Bununla birlikte umudunu kaybetmez ve devamlı Allah’a dua eder, ümit ederim ki dualarım kabul olur dermiş.                                                                                                                                      

İbrahim Efendi bir gün bir rüya görmüş. Rüyasında bu zat İbrahim Efendi’ye: “Rızkın iki salkım üzümdedir, Bağdat’a git” der. Bir sonraki gün sabah namazından önce aynı rüyayı tekrar görür. Daha sonra bir defa daha aynı rüyayı görür. Bağdat’a gitmeli miyim? diye düşünmeye başlamış. Bununla birlikte “Hayır olsun inşallah bu rüyayı görmemde bir hikmet vardır!” der. “Bize artık yol göründü.” diyerek kimseye bir şey demeden, Bağdat’a giden kervanlardan birine dahil olmuş. Uzun,meşakkatli  bir yolculuktan sonra Bağdat’a gelir.Telaşlı bir şekilde bir handan içeri girer ve bir masaya oturarak sadece ekmeğini yemeye başlar. Onun kuru ekmek yediğini gören hancı bu durumuna üzülür..

 

Kapının önünde bulunan asmadan iki salkım üzüm kopartır ve İbrahim efendiye uzatır. İbrahim Efendi üzümleri yer ve masadan kalkar. Hancı merak ve şaşkınlıkla: Necisin? Nereden gelirsin? Nereye gidersin? Telaşının sebebi nedir? diye sormuş. Bunun üzerine İbrahim Efendi ise bir rüya gördüğünü ve İstanbul’dan kalkıp Bağdat’a geldiğini söyler ve rüyasını hancıya anlatır. Anlatılanları tebessümle dinleyen hancı: rüyanda gördüğün iki salkım üzüm için İstanbul’dan kalkıp Bağdat’a mı geldin? diye sorar. Bende rüyamda bana İstanbul’da Topkapı dışında Topçularda bir takkecinin kömürlüğünün altında üç küp altın var, git, al derler de yine ehemmiyet vermem. Sen iki salkım üzüm için Bağdat’a gelmişsin der. İbrahim efendi'nin gözünde sevinç şimşekleri çakar. Tarif edilen yer kendi kömürlüğünün ta kendisidir. Hemen ertesi gün hazılığını yapıp yola çıkar ve İstanbul’a döner. Kömürlüğü kazar, üç küp altını bulur ve şu an Topkapı sur dışında eski Davut Paşa caddesi ve Topkapı Mezarlığı ile E-5 karayolunun kesiştiği köşede yer alan Arakiyeci (Takkeci) İbrahim Ağa camisini yaptırır.

Bizler doğar, yaşar ve ölürüz. Bu dünyadaki geçmişten geleceğe zaman çizgimiz, yaşam akışımız böyledir. Yaşarken yolumuzun kesiştiği kişiler, olaylar tesadüfen çıkmazlar karşımıza. Hepsinin bizimle buluşma nedeni vardır. Ya bize bir şey öğretecektir, farkındalık kazandıracaktır ya da bizi bir yere götürecektir. Dolayısı ile bir hikmete binaen yollarımız kesişmiştir.                                                         

Peki nedir hikmet?                                                                                                                                                                    

Hikmet;

Bilgelik, neden, gizli neden,Allah’ın insanlarca anlaşılamayan amacı.Özellikle nedeni tam olarak anlaşılmayan bir konunun gizli ve büyük yanını anlatmak için kullanılır.

Her ne yaşıyor isek bunlar bizim düşüncemizi, duygumuzu ve en nihayetinde davranışımızı oluşturur. Ve bizler yaşarken her gün, her dakika yeni bir şeyler öğreniriz. Bu öğrenme nefes aldığımız süre zarfında devam eder.

Yaşadığımız hayatı geliştirmek, değiştirmek ve dönüştürmek istiyorsak hiçbir zaman geç değildir. Her şey hayalle başlar ve gerçek olur.Artık biz biliyoru ki hayalini kurmadığımız hiçbir şeyi gerçekleştiremiyoruz. Dolayısı ile hayallerimize giden yolda yaşın, mesleğin, konumun, hiçbir önemi yoktur. Yeter ki yaşadıklarımızın hikmet boyutunu görelim, gelişim, değişim ve dönüşüme açık olalım.

Mevlana Hz’nin dediği gibi;

“Sen yürümeye başlayınca yol kendiliğinden görünür.”

Yeter ki hayal kuralım,

Yeter ki istekli olalım,

Yeter ki niyet edelim,

Yeter ki bilgiye açık olalım,

Yeter ki akışta kalalalım,

Yeter ki eyleme geçelim.

Ve bu gelişim alanlarının sonucunda, bakış açındaki ve zihin modelindeki değişimi, hayatındaki dönüşümü görebilelim.

 Kadriye Borak

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!