Vesvese Sözlüğü 69- Hazineni Nasıl Değerlendiriyorsun?

İnsanoğlu bugün yaşadığını yarın olunca geride bırakmış olur. Böylelikle geçmişimiz gün gün anılarımızla birlikte birikir. Bu kesinlikle hayal değil içinde bizim de olduğumuz yaşayıp geride bıraktığımız bir zaman dilimidir. Hayal gibi her ne kadar hafızamızda kalsa da…

Vesvese Sözlüğü 69- Hazineni Nasıl Değerlendiriyorsun?

İnsanoğlu sonsuza dek dünyada kalmayacak. Sadece bir süre dünyada kalacak ve bu sürede yaptıkları ile ahirette hesap verecektir. Hepsi bizlere verilmiş, hediye edilmiş bir zaman süresi içerisindedir. Zamana, sahip olduğum en değerli hazinem diye bakarım. Yaşama süresi kimilerine kısa, kimilerine uzun verilmiştir. Hibe edilen zamanı değerlendirmek iradesi de insana verilmiştir. Herkese eşit süre verilmemiştir ama dünyaya gelen her ruha eşit imkân sunulmuştur.

İnsanoğlu bugün yaşadığını yarın olunca geride bırakmış olur. Böylelikle geçmişimiz gün gün anılarımızla birlikte birikir. Bu kesinlikle hayal değil içinde bizim de olduğumuz yaşayıp geride bıraktığımız bir zaman dilimidir. Hayal gibi her ne kadar hafızamızda kalsa da… Bazen rüya görmüş gibi de hissedebiliriz anılarımızı. Çünkü zihnimiz resimlerle hatırlamalar yapar. Albümdeki resimler gibi hafızanın sayfalarına yerleştirir o ana ait resimleri. Bazı resimleri sayfalara yerleştirirken, hatırlarken kolaylık olsun diye üzerine tarihler, dipnotlar yerleştirir. Bazen bu işlem gerçekleşirken vesvese işe karışır, zihni şaşırtır. Hatırlatmak istediği gibi resmin üzerinde oynar bir çeşit fotomontaj yapar ve albüme yerleştirir.  Zihin de bu oyundan habersiz kendine güvenir, böyle hatırladığı anıları hatırladığı ve gerçek zannettiği  şekli ile savunur.

Sizlerin de başından  birçok kez geçmiştir. Aynı olayı yaşamış olduğunuz halde siz faklı, arkadaşınız farklı anlatır olayı. Hatta aynı anı yaşayan muhataplarınız da farklı zamanlarda olduğunu, olayın başka muhataplarının olduğunda dahi anlaşamadığınız sohbetler olmuştur. Ve kim anlatırsa farklı anlatır aynı anıyı. Anlatan kendi hafızasının kuvvetli olduğunu, olayı bugün gibi hatırladığını söyler. Bu tür anlaşmanın sağlanamadığı anlar  vesvesenin  en çok nemalandığı anlardır.

Mutlu anları hatırlayıp, üzerine konuşmak, o anı tekrar yaşamak, o lezzeti tekrar almamızı sağlar ve hepimizi mutlu eder. Vesvesenin sevmediği işine gelmeyen en olmadık durumdur bu. Geçmişle uğraşmak, eksik bilgilerle geçmişi hatırlatmak en çok vesvesenin yapmak istediğidir. Çünkü böylelikle elindeki malzemeyi kendi işine geldiği gibi kullanması kolaylaşır. Ortamı gererek sohbete zarar vermek, ilişkileri yaralamak kişileri birbirinden uzaklaştırır. Vesvese bir sonraki buluşmayı imkânsız hale getirmek ister. Eksik hatırlanan anılar üzerinde değişiklik yapamama durumu en iyi işine yarayan, kolay kullanılan durumdur vesvese için.

Zaman durmayan bir nehir gibi akmaya devam eder. O bulunduğun anın tadını çıkarmak, her ne yapıyorsak kendimizi vererek yapmak, sohbete devam edip güzel anılar biriktirmek varken ne gereği vardır takılıp orada, geçmişte kalmanın. O yaşanan her neyse yaşandı, geçti ve gitti. Şimdiki anımız bile birazdan geçmişimizde yerini alacak.

Yarınımızda güzel ilişkiler kurmak için her zaman bir imkan vardır. Ama geçmişte neyi nasıl değiştirebiliriz ki. Geçmişin bize tek avantajı sadece şu olabilir: Hatırladığımız kadarıyla hata olarak gördüğümüz, hafızamızda olumsuz olarak kalanları bir daha tekrarlamamak için onlardan ders çıkarabiliriz. Bu da tecrübedir, bunun dışında başka ne türlü faydası vardır olumsuzlukları hatırlamanın.Güzel şeyleri hatırlamak insanda olumlu etki bırakır ve ilişkilerimiz pekişir. Bununla birlikte olumsuzluk sadece mutsuzluk getirir.

Şayet evinizde keyifli keyifli televizyon izlerken birden bir sahne size geçmişte eşinizle birlikte unuttuğunuz kötü bir anınızı hafızanıza getirir ve seninle falanca gün aynı durum olmuştu sen bana böyle değil tam aksi yönde davranmıştın diyerek bir anda o keyifli ortam kayboluyorsa, geçmişte kayınvalidenin, annenin, babanın, arkadaşının, dostunun söyledikleri  yüzünden huzur, yerini gergin ortama bırakıyorsa işte istenmeyen vesvese oradadır. Cevap vermeler, savunmalar devam ettikçe ortamdaki gerginlik daha da artar. Keyifli başlayan seyir, ağız tadıyla devam eden sohbet bir mahkemeye dönüşüyorsa vesvese aramızdaki yerini almış, işe koyulmuştur.

Bununla birlikte bu olaylar karşısında sonuçlarını tahmin edip istenmeyen sonuçlar  meydana gelmesin diye yapmamız gereken sadece geçmişteki kötü tecrübelerimizden dersler çıkarmaktır. Geçmişi hatırlamak bu yüzden pratik olabilir. Ama vesvese geçmişi böyle avantaja çevirmemizi istemez. En çok da karı koca arasında hep geçmişi hatırlatarak oraya takılı kalmamızı, zihinlerimizi meşgul etmeyi ister. Bizim zihnimiz geçmişte kalırsa geleceğimizi yapılandıramaz, gelişemeyiz. Bu da vesvesenin en çok sevdiği zaman dilimidir. Çünkü daha önceden de bahsettiğimiz gibi herkesin hafızasında olaylar kendi algıladıkları gibi kalır. Bu çeşitlilikte bahsi geçtiği ortamda gerginlik yaratabilir. Bunu körüklemek vesvese için çok kolay olur. Habire olumsuz olayları hatırlatır bizleri geçmişe götürerek.

İnsanoğlu öfke, korku, üzüntü, sevinç duyguları ile olayları hatırlar.  Bu dört duygunun sadece biri olumlu duygu. Demek ki olumsuz duygularla hafızamızdaki anılarımızı hatırlıyoruz. Buradan da anlaşıldığı gibi vesvesenin beslendiği en önemli alandır geçmiş. Bu farkındalıkla bile geçmişi hatırlamak, geçmişin üzerine konuşmak, yaraları tekrar tazelemek sadece ilişkilerimizde  gerginlik yaratır. Geçmişimizi atalarımızla helalleşerek her ne yaşandıysa yaşandı, o zaman öyle olması gerekiyordu. Ben geçmişimdeki bana ve sana hakkımı helal ediyorum. Sen orada geçmişimde kal. Seni inkâr edemem, silip atamam. Geçmişim, seni her halinle kabul ediyorum. Çünkü sen olmazsan bu günüm olmazdı. Bu yüzden seni kendi zamanında bırakıyorum.  Bugünüme yeni sayfalar açıp, bununla birlikte yeni güzel anılar biriktirmeye niyet ediyorum.’’ diyorum ve bunu 21 gün boyunca günün istediğim saatlerinde tekrarlıyorum. Bir gün ertelersem veyahut unutursam en baştan 21 güne tamamlamak için niyet ederek başlamalıyım.

Sevgili okurum, bu olumlama cümlesini kurduğumuzda bizlerde nasıl bir duyguya sebep veriyor bir bakar mısınız? Deneyimleyin ve sizlerde neler değişti? Bu değişiklikleri benimle sosyal medya hesabımdan paylaşabilirsiniz. Böylelikle yaraya merhem olmaya sizler de destek olmuş ve zincire bir halka daha kendi ellerinizle eklemiş olursunuz. Bizler fayda çerçevesinde yolumuza çoğalarak devam edersek her ulaştığımız canlara fayda sağlamış olur ve bunun gelişmesine katkıda bulunmuş oluruz. Bizler Hz. Adem’in çocukları olarak kardeşçe, hayra birbirimizi teşvik edelim.

“Sizden iyiliğe çağıran, doğruluğu emreden ve fenalıktan meneden  bir topluluk olsun. İşte başarıya erişenler yalnız onlardır.” (Al-i İmran 104)

İyiliğe teşvik etmek, iyi olmak farz-i kifayedir!

Kısacası dünyada  vesveseye ve vesvesenin beslendiği geçmişimizle uğraşarak zaman harcamayalım. Bu zincire eklenmek için tabiki önce kendimizden başlayalım.

Sevgi, iyilik, dostluk, merhamet, hoşgörü zincirinde birlikte ve beraber olalım.

 

 

 

YAZAR: SELMA ONATER

Yazar'ın diğer yazılarına ulaşmak için

https://nefes21.com/profil/selma-onater

Yazar'ın sosyal medya hesabı

https://www.instagram.com/selmaonater?r=nametag

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!