Vesvese Sözlüğü 63- Ah Etmek Mi? Affetmek Mi?

Dünyaya olgunlaşmak ve pişmek için geliyoruz. Gerçek aleme hazırlık için bu dünya bir geçiş kapısıdır. İnsanı da en çok acıları pişiriyor. Kul, kul ile imtihan oluyor. Tekamül yolunda bizi üzenlere karşı öfke besleyip tekamülümüzü geciktirmemeliyiz. Her ne kadar içimizdeki sinsi vesvese fısıltılarıyla affetme çabamıza engel olmaya çalışsa da...

Vesvese Sözlüğü 63- Ah Etmek Mi? Affetmek Mi?

Yaşamımız içinde bizi mutlu eden, iyi veya kötü her halimizden anlayan insanlar vardır. İnsanlar; sevdiği, kendini anlayan, ince düşünceli kişilerin hep hayatında olmasını arzu eder. Zamanını kendini tamamlayan, güvendiği ailesi ve dostlarıyla geçirmek ister. Geçmişine baktığında güzel şeyler yaşamış, hoş anılar biriktirmiş olmak huzur verir kişiye. Bununla birlikte ömrümüz içinde bizi her konuda destekleyen insanlar olduğu gibi bizi hayal kırıklığına uğratan, bize haksızlık yapıp acı çektiren insanlar da vardır. Bazen kaba bir davranış, ufak bir söz kişinin onurunun zedelenmesine, içinin yanmasına neden olabilir.

İnsanların duygusal ortak bir özelliği vardır: Mutluluğa çabuk alışıyoruz. Mesela; yeni bir kıyafet  ya da son model bir araba aldık diyelim, bunlara sahip olduğumuz o an çok mutlu oluruz. Fakat bu mutluluk aldığımız şeye alışıncaya kadar, en fazla bir-iki hafta sürer.Mutluluğun içimizde bir devamlılığı yok. Ama bir şeylere incindiğimizde, kalpte derin bir acı hissettiğimizde o acıyı ve o acıyı yaşatanı yıllar geçse de unutmuyoruz. Hissedilen hüznü atlatamazsak bu duygu zamanla öfkeye ve hatta daha da kötüsü kötü kişi olarak zihnimize kodladığımız kişiye karşı kine dönüşüyor.

Sevgi ne kadar güzel ve güçlü bir enerjiyse öfke ve kin de o kadar güçlü bir enerji barındırır. Eğer bizler, bizi üzen ve bize karşı hata yapan kişileri affedemezsek bütün enerjimizi karşı tarafa aktarmış oluruz. Affedemediğimiz sürece bize kalan yarım enerji ile günümüzü devam ettirmeye çalışırız. Böylece o kişinin bizi sömürmesine izin vermiş  oluruz. Vesvese de güya bizi destekler bu konuda ve: “Senin hakkını yiyen, içini yakan, kalbini kıran bu kişiyi affederek onu ödüllendirecek misin?” diyerek bizi dolduruşa getirir. Bir yanımız ise: “Boşver, takma, unut gitsin.” der. Böyle arada kalışlarda en çok da kalp yorulur. Affedip hem kendini hem de karşı tarafı özgür bırakmaktır doğru olan. Yoksa vesveseye kapılıp acılara tutunarak  “ah” etmenin bize bir faydası yok.

Hayal kırıklığına uğrayan, hakkı yenerek kalbi incinen insanların içlerinden gelen yoğun hislerle kalpten bir “ah” kelimesi çıkar. Bu çıkış kurgusuz, cümlesiz biraz da bilinçsizdir, sadece his barındırır. Yaradan da bilir bu “ahın” sebebini. Fakat aynı acılar sonrası bilinçle, kurgulayarak, kurduğumuz cümlelere de “beddua” denir. Beddua her zaman  daha planlı gelir bana, bize acı çektiren kişi için kurulmuş ve onun için kötü bir son isteği barındıran cümlelerdir. Ah etmek ise daha masum geliyor insana. 

“Ahlar” acıyı hissettiğin ilk anın refleksidir. Kalbin refleksidir. Bu nedenle engellenemezler. Belki de ahın, bedduaya göre daha masum olduğunu düşünmek de bana göre vesvesenin bir oyunudur. Çünkü her ikisi de kötü bir son beklentisi içindir.

Aniden gelen bir hisle ah etsek bile ah etmek mi gerekir, yoksa güzel olan affetmek midir? Haklı olduğumuzu düşünerek ahlara devam ettikçe ruhumuz gerçekten huzur bulur mu? Hayal kırıklığına uğramış, haksızlık yapılmış bir kalbe çok zor gelen bir eylemdir affetmek. Özellikle insan kalbi incindiği ilk zamanlarda hep o acıyla yaşayacağı hissine kapılıyor. Karşı tarafı hiçbir zaman affedemeyeceğini düşünüyor. Affetmedikçe bir bataklığın ortasında kalıyor. Zannediyor ki affedemediği kişiler de oradalar. Oysa gerçek öyle değil, çevresine baktığında kendinden başka kimsenin orada olmadığını, batmakta olanın sadece kendisi olduğunu, diğerlerinin hiçbir şey olmamış gibi hayatlarına devam ettiğini görür.

Affetme erdemiyle kurutmalısınız o bataklığı. Yoksa zamanla sahip olduğunuz, güzel olan her şey sizden gidecek; sağlığınız, huzurunuz, üreten zihniniz ve mutlu günler yaşama imkanınız varken yaşayamadığınız geleceğiniz gibi.

Herkes fıtratının gereğini yapıyor hayatta. Sizi üzenler, hakkınızı yiyenlerin fıtratı öyleymiş ki size karşı hatalar  yapmış. Ama olgun insanlar affetmeyi başarabilirler. Bununla imtihan olduğunuza göre affetmek de sizin fıtratınızın gereği demek ki. Vesvese sizin güzel fıtratınızı bozmaya çalışacak ve: “Senin çektiğin sıkıntıları onlar da çeksin, adalet budur.” diyecek. Siz: “Adil olan Allah’tır.” diyeceksiniz. O yine: “Sana haksızlık yapan, aileni üzen ve seni işinden ayıranlar da yaşasın aynı acıyı.” diyecek. Siz yine tevekkül içinde bütün kalp kırıklarını Allah’a teslim edip affetmeye çalışacaksınız ve vesvesenin amacına ulaşmasını engelleyeceksiniz.

Vesvese bazen de: “Haklı olan sensin.” diyerek bizi dolduruşa getirir. Haklı olduğumuz için her türlü kötülüğü isteyebilirmişiz, kin tutabilirmişiz gibi bir yanılgıya düşeriz. Oysa kaliteli bir yaşam için sadece haklı olmak yeterli değildir. Kaliteli yaşam, sürekli geçmişe bakıp olumsuzlukları tekrar tekrar yaşamakla olmaz. İçimizde yaşadığımız tüm haksızlık ve hukuksuzlukları ve bize bunları yaşatanları unutup, umut ve dua ile geleceğe baktığımızda kaliteli, huzurlu bir yaşama geçmiş oluruz.

Affetmek kişinin bedeninin, kalbinin, ruhunun ve zihninin rahatlaması için atılması gereken bir adımdır. Geçmişimizi affedip önümüze baktığımızda geleceğin umutla bize baktığını görebiliriz.

Dünyaya olgunlaşmak ve pişmek için geliyoruz. Gerçek aleme hazırlık için bu dünya bir geçiş kapısıdır. İnsanı da en çok acıları pişiriyor. Kul, kul ile imtihan oluyor.  Tekamül yolunda bizi üzenlere karşı öfke besleyip tekamülümüzü geciktirmemeliyiz. Her ne kadar içimizdeki sinsi vesvese fısıltılarıyla affetme çabamıza engel olmaya çalışsa da : 

“Beni üzenleri, kıranları, aldatanları, bana yalan söyleyenleri, arkamdan iş çevirenleri, hakkımı yiyenleri bağışlıyorum. Kendimi ve geçmişimi de bağışlıyorum. Ben sizlerden almam gereken dersi aldım, öğreneceğimi öğrendim. Sizi hayatımdan sevgiyle gönderiyorum.” diyelim.

 

Huzurla yaşayın...

 

 

YAZAR: RAHİME CANSIZ

Yazar'ın diğer yazılarına ulaşmak için

https://nefes21.com/profil/rahime-cansiz

Yazar'ın sosyal medya hesabı

https://instagram.com/rahime.cansz?igshid=9nj9d0xyz64q

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!