Vesvese Sözlüğü 60- Sevdiklerim Ve Vesveselerim

Zamanımız, iş telaşları, ev ihtiyaçlarını karşılama ve çocukların okulları arasında koşuşturmayla geçiyor. Teknoloji her geçen gün gelişiyor ve insanlara hizmet ederek yaşantımızı kolaylaştırır. Eskisi gibi çamaşırları ve bulaşıkları elimizde yıkamıyoruz mesela. İnsanın yapacağı iş azalırken tam tersi bir şeyleri yetiştirme telaşı da aynı oranda artıyor. Günün nasıl bittiğini anlayamıyoruz

Vesvese Sözlüğü 60- Sevdiklerim Ve Vesveselerim

Zamanımız, iş telaşları, ev ihtiyaçlarını karşılama ve çocukların okulları arasında koşuşturmayla geçiyor. Teknoloji her geçen gün gelişiyor ve insanlara hizmet ederek yaşantımızı kolaylaştırır. Eskisi gibi çamaşırları ve bulaşıkları elimizde yıkamıyoruz mesela. İnsanın yapacağı iş azalırken tam tersi bir şeyleri yetiştirme telaşı da aynı oranda artıyor. Günün nasıl bittiğini anlayamıyoruz.

 Bütün bu yorgun ve stresli günün ardından insan bir dost meclisi, tebessüm eden bir arkadaş arıyor. Oturup sohbet edecek, geçirdiği günün kritiğini yapacak ve arkadaşının hayata dair tecrübelerinden yararlanacak, biraz da dertleşip rahatlayacak. Birçok kişi için terapi gibi olan bu tür buluşmalar bazıları içinse sıkıntılı ve yorucu oluyor.

 Vesveseli ve takıntılı diyebileceğimiz kişiler, sosyal ilişkilerinde kendilerini rahat hissedemiyorlar. Psikoloji biliminde Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB) olarak nitelendirilen simetri, düzen, temizlik gibi takıntıları olan kişilerin sosyal ilişkileri de sıkıntılı ve kopuk oluyor.

 Sevdiğiniz, görüşmek istediğiniz bir arkadaşınızda bu tür takıntılar varsa, onların evine  misafirliğe gittiğinizde içinizde sanki diken üstünde oturuyormuşsunuz gibi bir his olur. Çünkü ev sahibi de  aynı hisler içindedir. Siz kapıdan girdiğinizde ya üstünüzdeki dışarıdan getirdiğiniz  toz  oturduğunuz kanepeye bulaşırsa, ya elinizi yıkadığınızda elinizin suyu halıya damlarsa diye düşünür durur. Özellikle çocuğunuz tuvaleti kullandıysa bu daha büyük bir sıkıntıdır; çocuk tuvalete çorapla mı girdi çorapsız mı?O çorapla halıların üzerine bastı mı? Eğer ki çocuğunuz o çorapla halıların üstüne bastıysa arkadaşınız, her yer necis oldu diye düşünmekten sizinle sohbete konsantre olamaz ve içi içini yer. Zaten bakışlarından siz de bu durumu çok rahat anlarsınız.

Böyle temizlik, düzen takıntıları olan kişiler büyük bir olasılıkla siz evden ayrıldıktan sonra halıları, kanepeleri hatta tuttuğunuz kapı kollarını bile silecek ve baştan sona evi temizleyecektir. Takıntılı kişiler her gelenden sonra böyle temizlik yaptığı için yorulacak, misafir ile yorgunluk onun zihninde eşitlenecek ve bir müddet sonra evine kimseyi davet etmek istemeyecektir. Kendi halinde kalmak isteyecek, zaman içerisinde de kendini yalnızlaştıracaktır.

 İnsanlar da bir müddet sonra böyle vesveseli arkadaşının veya akrabasının evine gitmeye çekinecek, zaman geçtikçe aralarındaki bağ kopacaktır.

Bu tür rahatsızlıkların sıkıntısını en çok evdeki eş ve çocuklar çeker. Onlar da evin diğer titiz bireyiyle birlikte yalnızlaşırlar.

Çevremde , annesinin evine gidip ondaki temizlik takıntısı yüzünden annesinin evinde rahatça oturamayan, kendisini anne evinde misafir gibi hisseden çok arkadaşım var . Özellikle tatillerde herkes çocuğuyla baba ocağına gidip tatilini yapabiliyorken onlar birkaç saat oturup dönüyorlar. Bu insanlar ailelerini ziyarete gittiklerinde kendilerini komşuya gezmeye gitmiş gibi hissettiklerini söylüyorlar. Genelde kadınlarda görülen temizlik, düzen gibi takıntılar,aile ilişkilerini de sosyal çevreyle olan iletişimini de  böyle olumsuz etkiliyor.

Düzen, temizlik gibi vesveseleri/takıntıları olan sevdiğiniz kişilerden kopmak istemiyorsanız yapabileceğiniz en iyi şey onu kendi evinize çağırmaktır. Bu yöntem onunla görüşmede daha rahat olacaktır. Fakat bazı takıntılı insanlar bazen sosyal muhakemelerini yitirir ve gittikleri ortama da müdahale edebilirler. Mesela onları evinizin çıkmış perde tokasını takarken görebilirsiniz.. Duvarda eğri duran tabloya el atarak düzeltir hatta dağınık bir masa gördüyse hiç üşenmeden orayı da düzenlemeye kalkar.

Takıntılar, kişinin kendi içinde yapmak zorunda hissettiği davranışlardır. Bu davranışları yapıp tamamlamazsa eğer kendinde huzursuzluk ve sıkıntı duyar. Sadece onları tamamlayarak rahatlayabilir. Bu tür vesveselerden kurtulmanın yolu kişinin kendi içindedir.Takıntılarından kurtulmak için kişi ya kendini ikna etmeli ya da uzmanlarından psikolojik destek almalıdır.

Vesvesenin bir de dini boyutu vardır. Namazda kaçıncı rekatta olduğunu unutmak, abdest alırken kuru yer kalır korkusuyla dakikalarca uzuvlarını yıkamak buna örnek olarak verilebilir.  Kişiler kendi iradeleriyle bu durumu durduramadıklarında kendilerini frenleyecek birini yanlarında tutarlar. Yanındaki kişi , “Yeter artık elin yüzün temizlendi.” dediğinde onlar suyla uğraşmayı bırakırlar. Bu durum aile bireyleri için sabır gerektiren çok yorucu bir süreçtir. Bazen sabırsızlık ve öfke hakim olur o tür evlerde ve takıntılı kişinin ailesiyle ilişkisi zor bir sürece girer.       

Hz. Ali, “Boş eve hırsız girmez.” der dini vesveseler için.  Şeytan iman hırsızıdır. Hırsızlar boş evleri değil içinde mücevher olan evleri tercih ederler. Kalpte iman olduğu halde akla gelen şüphe ve vesveseler imanın ta kendisidir.  Fakat bu durumda da orta yol tercih edilmeli, yukarıda verdiğimiz örnekteki gibi aşırıya kaçılmamalıdır.

Önemli olan vesvesenin tamamen susturulması değil kontrol edilebilmesidir. Vesvese içimizdeki öğrenme, araştırma gibi dinamikleri ayakta tutar. Belirli bir seviyede olduğunda hem kendimizi geliştiririz hem de toplumla uyum içinde yaşayabiliriz.

Kişi bağımlı haline geldiği duygu, düşünce ve takıntılarından, kalbine yük olan sıkıntılardan, kendini engelleyen düşüncelerden kurtulduğunda doğal, olması gereken kişi olur. Hayatı  da insan ilişkileri de normal seviyede devam eder.

Keşke, çocuklarla ve torunlarla geçirilen zamanın evin temiz olmasından daha güzel olduğunu anlayabilsek.

Keşke,  arkadaşlarla içilen bir kahvenin, kirlenmemiş bir halıdan daha huzur verici olduğunu anlayabilsek.           

Keşke, önceliğimizi sevdiklerimiz değil de,onların yerini temizlik gibi takıntılarımız aldığında kendimizi de onları da yalnızlaştırdığımızı anlayabilsek.       

Zaman geçiyor ve bizler güzel anılar biriktirmek için, sevdiklerimizle mutlu olmak için yaşıyoruz. Temiz, titiz veya dört dörtlük olmak için yaşamıyoruz. Hiçbirimiz dört dörtlük değiliz. 

Geriye baktığınızda sevdiklerinize, dolu dolu yaşanmış yıllar mı bırakmak istersiniz yoksa tertemiz bir ev ve vesvese ile geçirdiğiniz bir hayat mı?

Bu bilinçle farkındalığa ulaşabilirsek ne mutlu bize.

     

 

 

 

YAZAR: Rahime CANSIZ

Yazar'ın diğer yazılarına ulaşmak için

https://nefes21.com/profil/rahime-cansiz

Yazar'ın sosyal medya hesabı

https://instagram.com/rahime.cansz?igshid=9nj9d0xyz64q

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!