Vesvese Sözlüğü 51- Obsesif Davranışlar

İnsanın hayallerinin ve başarılarının gerçekleşmesindeki tek engel vesveseleridir. Hiçbir gerçekliği olmayan bir illüzyon gibi zihninde oluşturduğu fakat sadece kendisinin gerçek zannettiği vesveseler, hayallerimizin ellerine takılmış kelepçe gibidir. Vesveseden kaynaklı takıntı ve kuruntularımız pusuya yatmış bir düşman gibidir ne zaman korku mağarasından çıkıp bir adım atmaya çalışsak vesvese, kurşunlarıyla bizi hedef alır ve bizler geri adım atmak zorunda kalırız.

Vesvese Sözlüğü 51- Obsesif Davranışlar

İnsanın hayallerinin ve başarılarının gerçekleşmesindeki tek engel vesveseleridir. Hiçbir gerçekliği olmayan bir illüzyon gibi zihninde oluşturduğu fakat sadece kendisinin gerçek zannettiği vesveseler, hayallerimizin ellerine takılmış kelepçe gibidir. Vesveseden kaynaklı takıntı ve kuruntularımız pusuya yatmış bir düşman gibidir ne zaman korku mağarasından çıkıp bir adım atmaya çalışsak vesvese, kurşunlarıyla bizi hedef alır ve bizler geri adım atmak zorunda kalırız.

 

Bize geri adım attıran ve olduğumuz yerde saymamıza sebep olan vesveselere psikolojide “obsesif davranış bozukluğu” denir. Halk arasında takıntı, kuruntu; dini literatürde ise vesvese olarak adlandırılır.

Obsesyon: İstem dışı gelen, kişiyi rahatsız eden, istemli bir çabayla zihinden uzaklaştırılamayan dürtüler ve düşüncelerdir. Her insanın zihninde zaman zaman huzursuz edici, kabullenemediği, bırakmak istediği düşünceler olabilir. Fakat bu düşünceler günlük hayatınızı etkileyecek boyuttaysa ve süreklilik arz ediyorsa bu durum patolojik bir boyut kazanmış demektir.

           

Obsesyon genellikle çok titiz, düzenli, mükemmel olmak isteyen insanların bu zayıf noktalarını bilen şeytanın vesvese vermesiyle ortaya çıkar. Çünkü şeytan insanlara hangi yönden yaklaşacağını bilir.

 

Obsesif davranış bozukluğu olan kişilerin karakteristik özelliği şöyledir: Dışarıdan bakıldığında dengeli gibi gözükür ama iç dünyalarında çatışmalar vardır. Kişi, kurduğu düzeninin bozulacağını hissettiği anda başlar obsesif davranış bozuklukları. Buna “obsesif kompulsif bozukluk” da denir.

Kompulsiyon: Hastalıklardan kaynaklanan sıkıntı ve huzursuzluğu önlemek ve yok etmek amacıyla yapılan tekrarlı davranışlara denir.

 

İnsanlarda en sık görülen obsesif davranışlar şunlardır:

 

1- Şüphe obsesyonları: Yaptıkları her davranıştan bir müddet sonra şüpheye düşer. “Acaba ocağın altını kapattım mı? Ütünün fişini çektim mi?” tarzındaki şüphelerdir. Eğer bu tarz obsesyonlarınız varsa yemeğin altını kapattıktan sonra tencerenin yerini değiştirin. Ütünün fişini çektikten sonra ütüyü aynı yerde bırakmayın, başka bir odaya götürün. Böylece yer değişikliğini hatırlayacak ve şüphelerinizden kurtulacaksınız.

 

2- Bulaşma ve temizlik obsesyonu: Dışarıdan eve geldiğinde bedenine ve giysilerine toz bulaştığını düşünüp ilk önce  bütün kıyafetlerini makineye atıp yıkarlar. Bu durumun daha da ilerlemiş boyutu ise gün içerisinde evden ekmek almak için bile çıkmış olsa döndüğünde hemen banyo yapanlar. Hatta balkona her çıkışında elbisesine ve vücuduna kir, toz bulaştığını zannedip gün içinde defalarca banyo yapanlar da vardır.

 

3- Düzen- simetri obsesyonları: Sürekli perdeleri düzeltmek, dağınık gözüküyor düşüncesiyle gündüzleri bile güneş perdesini açmadan karanlıkta oturmak, duvardaki tabloları düzeltmek, kanepeleri karşılıklı simetri oluşturacak şekilde düzenlemek, ortadaki halının kanepelere olan boşluğunu eşit uzaklıkta tutacak şekilde ayarlamaya çalışmak, orta sehpanın odanın tam ortasında durması için uğraşmak gibi davranışlar sizi yoracak boyuta geliyorsa özellikle aile bireylerini bunaltacak boyuttaysa bu, tedavisi gereken bir obsesyondur. Birçok kişinin umursamadığı bu tür durumlar, bazıları için hayatının sıkıntıyla geçmesine neden olabiliyor.

 

4- Dini obsesyonlar: Allah’a ve meleklerine , peygamberlere , ahiret hayatına inandığı halde zihninden Allah’ın varlığına dair , dini inançlarına dair sorular geçtiğinde kendini kötü hissetme durumudur. Kişi bu sorularla imanının zayıf olduğunu düşünür ve üzülür. Dini inanç ve yaşam konusunda hassas ise zihni bu tür sorularla boğuşacaktır. Şeytan insana hangi yönlerden saldıracağını iyi bilir. Kişinin hassasiyeti bu yönde ise kişiye fısıldadığında kişi, iradesiyle vesveseyi engelleyemezse; “ Ben tevekkül edemiyorum, Allah’a isyan ediyorum, imanım zayıf...” gibi düşüncelerle kendini huzursuz eder.

 

5- Batıl inançlar, uğurlu-uğursuz sayılar ve renkler: Batıl inanç; temelsiz, gerçekliği olmayan, mantıkla açıklanamayan inançlardır. Mesela; önünden kara kedi geçince uğursuzluk getireceği, gece aynaya bakmanın iyi olmayacağı, ekmeği bıçakla keserse evin bereketinin kaçacağı gibi inançların mantıklı bir açıklaması yoktur ve kişiler çoğu zaman bunlardan korkup uygulamaya çalıştıkça korktuğu şey başına gelir. Çünkü bilimsel bir açıklaması olmayan bu korkular, kişinin mantıklı düşünme sistemini geriletir ve kişiye sürekli bu döngüyü yaşatır.

 

Bir de sayılar ve renkler var, kişilerin uğurlu veya uğursuz olduklarına inandıkları sayılar. Bunlar genellikle insanların bazı şeyler yaşadıktan sonra uğurlu geldiğine inandıkları sayılar ve renkler vardır. Hayatlarının kritik noktalarında bu sayıları veya renkleri seçerek huzur bulurlar. Dünya genelinde ise uğursuz olduğuna inanılan 13 rakamı var. Uğursuz olduğuna inandıkları için otellerin odalarına 13 numarasını vermezler, birçok lokantada da 13 numaralı masa yoktur. Müslümanlıkta uğurlu- uğursuz diye bir şey yoktur. Allah’ın yarattığı her şey değerlidir ve insanların faydası içindir. Özellikle 13 rakamı bizler için uğurlu rakam olmalıdır çünkü Peygamberimizin(sav) doğduğu tarihin rakamlarının toplamı 5+7+1= 13’tür. İstanbul’un fetih tarihi 1+4+5+3= 13’tür. Belki bütün dünyanın bu sayıyı uğursuz olarak göstermeye çalışmasının altında yatan sebep budur.

           

Obsesif kompulsif bozukluk bulunan kişilerde aşırı şekilde sorumluluk duygusu olur, abartılı bir mükemmeliyetçilik vardır, zihne gelen her düşünceye aşırı önem verir, rahatsız edici düşünceleri yok etmeye çalışıp durur, tam ve kesin çözümler arama gibi düşünsel hatalara düştükleri söylenebilir. Aşırı titizlik, katı bir düzen ve simetri belirtilerinin patolojik sayılması için günlük yaşamı önemli ölçüde etkiliyor olması gerekir. Bu takıntılar kişinin günlük en az 1-2 saatini alırsa ve başkalarıyla ilişkilerini ciddi ölçüde bozuyorsa bu durum patolojiktir ve kişinin bir uzmandan destek alması gerekir.

           

Psikolojik rahatsızlıklarda kişi hastalığının ne olduğunu ve nasıl başladığını bilmelidir. Hastalığını bilmek ve hastalığı kabullenmek şifanın yarısıdır.

 

Rabbim herkesi şifa ile, huzur ve dinginlik içinde yaşamayı nasip etsin. Bizi yoran gereksiz düşünceler üretmekten bizleri korusun.

 

Herkese sevgiler.

           

YAZAR: Rahime CANSIZ

Yazar'ın diğer yazılarına ulaşmak için

https://nefes21.com/profil/rahime-cansiz

Yazar'ın sosyal medya hesabı

https://instagram.com/rahime.cansz?igshid=9nj9d0xyz64q

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!