Siz Nasıl Bir Ailesiniz?

. Başarı anlayışımız ne ? Ne istiyoruz? Dediğinizden çıkmayan, her istediğinizi emir kabul eden gelecekte de köleleşmeye meyilli bir çocuk mu? Hırslı, başarı için her yolu mubah sayan, başarısız hissettiğinde kırıp geçiren yada dünyası başına yıkılan biri mi? Mutlu huzurlu ahlaklı ne istediğini bilen bir birey mi? Sizin bunlardan hangisini amaçladığınız çok önemli ?

Siz Nasıl Bir Ailesiniz?

Siz nasıl bir ailesiniz? Çocukların farklı farklı mizaçları olduğu gibi ailelerin de farklı farklı mizaçları var. Dinamik aileler, yorgun aileler, feda’kar aileler endişeli aileler… Daha neler,neler…

Haydi, çocuklarımızı irdelediğimiz gibi ailelerimizi de irdeleyelim;

Dinamik aileler, genellikle çekirdek aile olarak yaşayan hayatları koşuşturmayla geçen ailelerdir.  Amaç her şeye yetişmek, her şeyin en iyisini yapmak . . Ben göremedim çocuğum görsün, ben yapamadım çocuğum yapsın diye uğraşır ve bundan zevk alır. Çocuk bir şeyle uğraşmadığında ziyanda sanırlar. Genellikle akademik kariyer için uğraşırken hobilerin de önemini bilirler. Peki, bu ailelerde çocuk nasıl aksiyon alıyor? Ailenin hızına yetişmeye çalışıyor. Balıktan ağaca çıkmasını bekleniyorsa yani kendi yapamadıklarını çocuğunda görmek isteyen bir aile ise zor bir hayat onları bekliyor. Çocuk kendine sunulanları imkân olarak değil, yapılması zorunlu görev olarak görüp bununla tatmin olmuyor. Aile biz saçımızı süpürge ettik yaranamadık diyor. Çocuk bir şeyi tutkuyla isteyip peşinden koşturma gereği duymuyor çünkü onun yerine düşünen ve organize eden aile her şeye karar verip ona tepsiyle sunuyoruz. Ama genelde çocuk o tepsiyi deviriyor.  Ama bu dinamikliği çocukların fıtratına uygun kullanıp onları takip edersek hiç yaşlanmadan geçen bir ömrümüz olabilir. Çocuk kendini tanıyıp isteklerini doğru, rahatlıkla ifade edebilirse zaten ailenin o dinamikliğe ihtiyacı olacak. Ama yetenekleri doğrultusunda ama tutkuyla isteyerek hatta çaba ile olmalı. Ve doyumsuzluk şerbeti içmeden. ( Doyumsuzluk şerbeti hakkında Ahmet Uygun hocamızın değişen kavramlar  yazılarını önerebilirim)Ailesini asla onun emirlerini ve isteklerini yerine getirmekle yükümlü olarak görmeden. Nasıl ki çocuk kendi fıtratını korumak için gardını alıyorsa ailede sınırını koruyup çocuğun kendi kendine başarmasına, planlamasına, istemesine hatta bazen diretmesine alan açmalı belki de.

Yorgun aileler, onlar hayat mücadelesinde kendilerine alan açamazken çocuklarına temel ihtiyaçları dışında zaman ilgi ve alaka ayıramıyorlar. Ayrılan zaman ders, nasihat, yemek gibi temel ihtiyaçlarla geçince çocuk aileyi tanımıyor, aile çocuğu. Peki, bu koşuşturma içinde zamanı olmayan aile nasıl daha iyi bir iletişim kurabilir. Çocuk bizden saatlerimizi istemiyor aslında. Yatmadan önce yarım saat kaliteli, nasihatsiz sohbet ,hatta şikayet etmek değil şikayetlerini dinlemek bizi televizyon ve internet karşısından uzaklaştırır ve çocuğumuza yakınlaştırır. Ona da vakit olmayan çocuklarının uyku saatine dahi yetişemediğimiz zamanlar oluyor. O zaman da bu alışkanlık bozulmasın diye gerekli şeyleri mutlaka yazmasını isteyip o günü es geçmemeliyiz. Çünkü o gün, tamda o gün çok önemli bir tohum ekilmiş olabilir, yada bir yabani ot bahçeye girmiş olabilir. Tohum sulanmalı, yabani ot sökülmeli öyle emanet edilmeli çocuklar uykuya…Birlikte yapılan iş, yemek, temizlik hatta yolculuk kahkaha tufanlarıyla geçmeli. Ve küçük notlar seni önemsiyorum mesajı iletebilir. Yeteri kadar yanında değilim ama seni önemsiyorum.

Feda ’kar ve endişeli aileler ise çocukların en büyük sınavı galiba…Korktukça korkutur ,korkuttukça yeni sınavlara sebep olup dar bir çıkmaza sokan o cefa Kar ve vefa kar aileler ...Onlar atalarından öğrendikleri gibi vererek sevilmeyi onaylanmayı uygularlar. Yönetmek için kullandıkları cefa ve vefaları kimseye yar olmaz. Kendilerinden çok düşündüklerini zannettikleri çocukları bunun altında ezilir. Korkularını onlarda kendi ailelerinden almışlardır. En çok eleştirdikleri ailerinin aynısı olmuşlardır. Bu ailelerde ilahi akışa güvenmeyi öğrenmek belki de atılabilecek en büyük adım. Çünkü çocuklarının önlerine koydukları engelleri çektiklerinde onlar varmaları gereken yere varacaklar zaten. Tabi ki önce kendi önlerinden çekmeliler engeli .Çünkü çocuklarımız korkmasa bile bizim korkularımız çocuklarımıza sirayet ediyor. Biz onlara ayna, onlar bize ayna..

 

 Sonuç olarak biz önce şunu kafamızda dürüstçe netleştirmeliyiz. Başarı anlayışımız ne ? Ne istiyoruz?  Dediğinizden çıkmayan, her istediğinizi emir kabul eden gelecekte de köleleşmeye meyilli bir çocuk mu? Hırslı, başarı için her yolu mubah sayan, başarısız hissettiğinde kırıp geçiren yada  dünyası başına yıkılan biri mi? Mutlu huzurlu ahlaklı ne istediğini bilen bir birey mi? Sizin bunlardan hangisini amaçladığınız çok önemli ?Bu çok büyük bir yüzleşme... Ve bilmeliyiz ki biz ne istersek isteyelim sonuçta o olması gereken kişi olacak. Biz ne kadar çabuk önünden çekilirsek o kadar çabuk olacak. Kendimizde şifalandırdığımız her şey onlara ışık olacak.

Sevgiyle ..

Siz nasıl bir çocuktunuz?

https://nefes21.com/siz-nasil-bir-cocuktunuz

(Ahmet Uygun Değişen kavramlar)

https://nefes21.com/subliminal-mesajlar-3-degisen-kavramlar

(Ahmet Uygun Değişen kavramlar)

https://nefes21.com/subliminal-mesajlar-3-degisen-kavramlar

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!