Saf Çocuk Bilince Ulaşmak!

Çocukken çok istediğimiz neler oldu bir düşünün. O saf bilinç hayal ettiği ne çok şeye kavuştu. Şimdi korkularla kirlenen o saf bilinci dönüştürme zamanı.

Saf Çocuk Bilince Ulaşmak!

Allah (c. c) Kur’an’da “Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir”* diyor. Dünya hayatı bir oyunsa neden buradaydık. Oyunsa neden her şeyi ciddiye alıp yaşıyorduk. Hayali bir yaşamın içinde neden rol yapıyorduk.

Dünya hayatı bir oyundu ama sorular çok ciddiydi. Ve insan buna bir türlü anlam veremiyordu. Bir gün çocukluğumda çok sevdiğim bir oyun ile karşılaştım. O günlere o hislerime gittim. O kadar masum ve güzel hislerdi ki tam da ayette bahsedilen dünya hayatındaki oyunu anlatırcasına yaşanıyordu. Ve o zamanlar bu oyundan müthiş mutlu oluyordum.

Arkadaşlarımla evcilik oynarken ev kurardık "şu köşe senin, bu köşe benim" Aslında doğru düzgün oyuncaklarımız olmamıştı. Evdeki renkli kül tablalarından tabak yapar, naylon bebeklerin üzerine battaniye diye yün sehpa örtülerinden örterdik. Eski bez parçalarından bebeklerimize kıyafetler keser, diker ve giydirirdik. O oyunlardan aldığım huzur ve haz halen kalbimin derinliklerinde benimle yaşıyor sanki.

Sonra o evcilik oyununda hayal ettiğimiz her şeye, hem de çok daha donanımlı olanlarına gerçek hayatta kavuştuk. Bebeklerimiz naylon değil bir ruha sahip minik bedenlerdi. Evet, çocukluğumuzda içgüdüsel oynadığımız annelik rolünün gereceğini oynamaya başlamıştık. Aradaki farklardan biri evcilik oynarken çok rahat ve endişesiz oluşumuzdu. Yarına ne yiyeceğim derdi yoktu. Korkular yoktu. Şikâyetler yoktu. Elimizde ne varsa onlarla yetiniyor ve çok az olsalar da çok ama çok mutlu oluyorduk.

Tabii evcilik ile gerçek arasında nasıl dağlar kadar fark varsa aldığım mutluluğun arasında da farklar vardı.

Gerçek hayatta evcilikten çok daha mutlu olduğumu zannetsem de yaşadığım ufacık korkuyla tüm mutluluğum diplere iniyordu.

Sonra anladım ki, dünyada olmanın asıl amacı; büyüdükçe kirlenen o saf çocuk bilince tekrar kavuşmaktı. Çünkü o duygular özümüze aitti. Çok küçükken hissettiğimiz o tertemiz masum hislere tekrar dönmemiz gerekiyordu. Aradaki en büyük fark çocukluğumuzda oynadığımız o rolü şimdi bilinçli oynamamız gerekiyordu.

Çocukken korkusuzduk evet şimdi de korkularımızdan arınmak gerekiyordu.

Çocukken gelecek kaygımız yoktu evet şimdi de kaygısız olmamız gerekiyordu

Çocukken şikâyet etmezdik evet şimdi de içinde bulunduğumuz şartları kabul etmemiz gerekiyordu.

Nasıl?

Çocukken insan olanların farkında değil ki? Dediğinizi duyar gibiyim?

Evet, çocukken birçok şeyin farkında değildik ama karnımız doymadı mı? Doğduğumuz anda annemizin göğsünden akan tertemiz süt bizim için gelmedi mi? Bunun için nerede ne çaba gösterdik? Ne zaman ağlasak birileri bizi sakinleştirmedi mi? Bunu biz mi talep ettik? O zamanlar bilincimiz yerinde miydi? Hayır.

Fark sadece çocukken endişe etmeyişimizdi. Endişe etmediğimiz için istediklerimiz ayağımıza kadar geliyordu. Ama büyüdükçe korkularımız perde oldu. Rızkımız için endişeye düştük! Ve kendi ellerimizle bolluk bereketimizi kapadık. Çünkü ailemiz ve çevremiz tarafından bolluk ve bereketin varlığına olan inancımız körleşip yokluğa olan inancımız gelişti.

Çocukken çok istediğimiz neler oldu bir düşünün. O saf bilinç hayal ettiği ne çok şeye kavuştu. Şimdi korkularla kirlenen o saf bilinci dönüştürme zamanı. Yaratılan her nimetin üzerinde kimin rızkı olduğu yazılırmış. Bizim olan bizim ayağımıza kadar gelmiyor mu? Elbette geliyor. Sadece bolluk bereket değil her alanda istediğimiz her şey o saf bilince uyumlandığımızda bize ulaşır. Ama isteklerimizin masum olmaları çok önemli! Bazen o saf titreşime uyumlandığımızda istediğimiz şey birileri tarafından anında oluverir. Ve biz buna çok şaşırırız. Şaşırmayın. Yaradan bize düşüncelerimizle her şeyi değiştirebileceğimizi öğretiyor. Anlıyor muyuz? Sanmıyorum!

Peki, o saf bilinç için yüksek titreşime nasıl sahip olabiliriz?

Tabi ki çocuklar gibi safi bir kalple severek,

Doğayı ve içinde yaşayan her zerreyi önemseyerek...

Canlı cansız hiçbir varlığa zarar vermeyerek…

Gülümseyerek…

Şimdi nasıl bir insan olduğunu fark et. Hatalarını gör. Onları tespit edip şifalandır. Hayatında nelerin değiştiğine inanamayacaksın!

Zor demeyin sadece niyet edin…

Bizim olan bize gelecektir.

Gülay Okuyucu

__________________________

*En’am Suresi/32

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!