Ne Alakası Var?

Ne Alakası Var?

Karşıdaki beni azarlıyorsa, küçümsüyorsa, hakaret ediyorsa, bunları üzerime almamam gerekiyormuş, çünkü bunların hepsi söyleyenin kendisi ile ilgili imiş. Benimle hiç ilgisi yokmuş. Bunu ilk duyduğumda çok saçma gelmişti. Ne alakası var? Der. Bana yönelik söylenen bu eleştiriler karşısında, söylenen her şeyi üzerime alır, gerçeklik payı olduğunu düşünüp üzülürdüm. Ta ki bir psikoloğun ağzından 3 dakika kuralını duyana kadar.

3 dakika kuralı şöyle oluyormuş: bir kavga 3 dakikadan fazla uzuyorsa bu seninle ilgili bir problem değilmiş ve o problem, problemi savunanla ilgili imiş.

Problem devam ederken farkında olarak veya farkında olmayarak sana yönelik söylediği küçük düşürücü, kırıcı ifadeler ve hakaretlerin, hep kullanın kendisi ile alakalı duygular olduğunu söylüyor psikologlar.

Bu kuralın üzerine düşününce insanın kendi içerisinde bir ve tek olduğu geldi aklıma. Her birey, ebeveynlerinin kalıtsal özelliklerini ve yaşamış oldukları tecrübeleri kendisine kodlanarak geliyor dünyaya. Daha sonra, yaşayarak edinmiş olduğu kendi tecrübelerini de katıyor bunların üzerine. Böylelikle her insan kendine has, özel, eşi ve benzeri olmayan bir ben oluyor. Bu sebeple her şeye ben gözlüğü ile bakması normaldir. Kavga anında bile. Böyle anlarda karşıdakini nasıl alt edebilirim sorusu zihinde belirir. Tabi ki cevapta insanın en iyi tanıdığı kendinden gelir. Her ne kadar karşıdakine yönelik kullanılan cümlelermiş gibi görünseler de. Karşıya yönelik kullanılan bu cümleler, kullananın kendisine döndüğünde hoşlanmayacağı cümlelerdir. Çünkü, kendini zayıf hissettiği, eksik gördüğü, tamlamak istediği, utandığı, üzüntü duyduğu veya kurtulmaya çalıştığı duygularıdır. Bu rahatsız edici duygulardan kurtulmanın yolunu da karşıya hakaret ederek, küçük düşürerek, hatasını bularak, eleştirerek yapar.

Beni böyle acıtıyorsa, kesin karşıdakini de çok acıtacaktır prensibi ile çekinmeden kullanılan bu itiraflar, karşıdakini alt etmek, dibe çekmek için kendi içinde bulunan bu olumsuz duygular, kullanabileceği sözlü silahıdır. Aynı zamanda kendinden geldiği için güvenilir bir kaynaktır. Bu yüzden hiç tedirginlik yaşamadan kullanır.

İnsan kendinde olanı karşıda görüyor. İster hata, isterse de başarı. Ne ye odaklı isen, sende ne varsa o gözüne çarpıyor ve o kadar şeyin içerisinden çekip onu çıkarıyorsun. Yani bu tür cümlelerdeki ‘’sen’’ zamirini ‘’ben’’ zamiri ile yer değiştirirsek, muhatabımızın böyle bir durumda kendi hakkında bize ip uçları verdiğini kolaylıkla fark ederiz. Yapmamız gereken sadece iyi bir dinleyici olmak ve kullandığı cümleleri  hiçbir değişiklik yapmadan, aynen birebir tekrarlayarak yansıtma yapak. Bu durumlarda kullanabileceğimiz kolay ve etkili bir yöntemdir.

Bu durumlarla karşılaştığımızda alınıyorsak işte tam da burada durup düşünmelisin. Duymaktan hoşlanmadığın bu özellikler, sende mevcut mu ki alınıyorsun? Hayır diyorsan. Peki bu söylemleri üzerine almanın asıl sebebi ne olabilir? Bu soruların cevaplarını samimi bir şekilde kendine vermeni öneririm.

3 dakika kuralını öğrenmek, bende kişisel gelişim yolculuğunda öğrenmiş olduğum yukarıda bahsettiğim farkındalıkları fark ettirdi. Bu bilgileri birleştirince zihnimin içi karanlık bir odada ki ampulün birdenbire yanması gibi bir etki yaptı. Bunu bir formül gibi yazdığımda şöyle bir sonuç elde ediyorum:

3 dakika kuralı= Kişi kişinin aynasıdır+ Sen müsaade edersen, karşıdaki seni üzebilir. Sen müsaade etmezsen kimse seni üzemez.

Fark ettim ki, daha önceden bana doğru söylenenleri kendi üzerime almakla ne kadar yanlış ve acımasız davranmışım kendime. Şimdi yeri gelmişken, tüm bu yaşattıklarım için kendimden özür diliyorum.

Selma ONATER

Yazar'ın diğer yazılarına ulaşmak için:

https://nefes21.com/selma_onater

Yazar'ın sosyal medya hesabı:

https://www.instagram.com/selmaonater

 

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!