Kendimi Çok Yalnız Hissediyorum!

Bu öyle bir haldir ki; Var ama yok gibisindir. Yapayalnız ve kimsesiz. Sanki uzaydan gelmiş gibi etrafı seyre dalarsın.

Kendimi Çok Yalnız Hissediyorum!

Senin Görevin Ne?

Hayat boyu mutsuz olduğumuz birçok zamana şahitlik ederiz. Haklı veya haksız birçok sebepten dolayı mutsuzlukla dolu nice günlerimizi ziyan olur gider.  Ama bazen öyle zamanlar gelir ki her şey yolunda olsa da içimizde dinmeyen bir sızı vardır. Tamamlanamayan eksik bir parça; sanki söylenmemiş sözler ya da ne olduğunu bilmediğimiz önemli bir dert. Bu hal sanki nereye gitsek bizimle gelir. En çok mutlu olduğumuz anda acı bir yumruk gibi kalbimizin ortasına oturur. Her defasında bir sebebin arkasına sığınmaya çalışsak da öyle elle tutulur bir sebep olmaz. 

Nedir bu sebepsiz sıkıntı?

Çevrendeki insanlar hiç derdin yokken böyle mutsuz oluşunu şükürsüzlük olarak adlandırır.

“Bir elin yağda bir elin bağda ne istersin başka?”

Evet, onlar da haklıdır. Ama içinde anlam veremediğin o sessizlik çığ gibi büyümektedir. Dünya zevkleri bitmiştir. Sanki tadılacak tüm zevkleri tatmış ama bir türlü aradığını bulamamış bir haldesindir. Sanki gidilecek bir yer vardır. Bir adım atıp alıp başını gitsen rahatlayacak gibi… Veya beklediğin biri vardır. Bir kurtarıcı gelip seni çekip çıkaracaktır bu anlamsız dünyadan… Bazen de ölmeyi istersin çevrendeki insanları da mutsuz ettiğin için suçluluk duyarsın. Velhasıl kelam sen dünyaya sığamazsın…

Nedir bu hal?

Neler oluyor?

Olan olmuş geçmiş olsun. Tekâmül yoluna girmişsin. Ruhun belli bir farkındalığa geçmeye başlamış. Boyutlar arası bir zıplayış yaşamışsın ama henüz geldiğin noktayı idrak edememişsin. O çokbilmiş nefsini bir nebze boğazlamış, saçma sapan isteklerinden biraz kurtulmuş ama onun oyunlarının henüz farkında değilsin? Mesela şimdi şımarmaya kendini bir şey sanmaya başlayabilir. Bu halden kurtulmak için içinde sinsice bekleyen düşmanı iyi tanımalısın. Sürekli hayatın anlamsız olduğunu sayıklayan zihnini ve hallerini iyi bilmelisin. Onu ancak başka biri gibi takip ederek fark edebilirsin!

Ah o zihin yok mu? Umutsuzlukla kardeş oldu mu çekip koparır insanı hayattan… Kapılma sen onlara bak her gün güneşle birlikte bin bir umut doğuyor. Her gün kapıların açılması için yeni bir şans geliyor. Bu vakitlerde uyanık olmalısın!

Bu öyle bir haldir ki; var ama yok gibisindir. Yapayalnız ve kimsesiz hissedersin kendini, sanki uzaydan gelmiş gibi etrafı seyre dalarsın. Burası sabırdan bir duraktır. Bu durakta uzunca bekleyip kalmamalısın. Bu durak senden yeni seni doğuracak bir âlemdir. Bu bekleyiş sancılı olsa da; yaradılış amacını sorgulamak bu dünyaya neden geldiğini bulmak için muhteşem bir zamandır.

Bu muhteşem zamanları en iyi geçirmenin yolu kendine bir meşgale bulmaktır. En çok zevk aldığın ve yapmaktan mutluluk duyduğun bir ilgi alanın mutlaka vardır. Yoksa da bulmak zorundasın. Bu harika zamanlar senin potansiyelini ortaya çıkarmak için geldiler. Onları görmezden gelemezsin. Her insanın özel bir görevi vardır. Hiç kimse bu dünyaya boşu boşuna getirilmedi. Ama o kabiliyetini bulanlar insanlığa şifa olurken bulamayanlar ceza olabiliyor. İnsanların yollarını aydınlatıp şifa olmadan evvel biraz yanman yıkılman gerekiyor. İşte bu delirircesine hissettiğin yalnızlığın belki ileride tüm insanlığa şifa olacak. Neden böyleyim diye düşünme! İçimdeki şifacıyı nasıl bulabilirim diye düşün. Dene, yaz, çiz, yap, boz, oku, araştır çünkü gayret göstermeden ışığa kavuşamazsın. Sen niçin geldin bu dünyaya merak etmez misin?

Sen dünyaya yokluğundaki varlığı bulmaya geldin. Sen çok değerli ve özelsin. Kendini keşfetmek için daha ne kadar bekleyeceksin…

Gülay Okuyucu

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!