Geçmişin Gölgeleri- Bölüm 7

Günler sanki hafta oluyor ve saatler gün. Büyük bir sabırsızlıkla beklediğimiz an gelmişti ve annem Almanya'dan geldi. Annemin Almanya'dan gelmesiyle evimizi neşe kaplıyordu. Yiyecekler ve giyecekler alınıyor sevincimiz ortalığı ışıtıyordu.

Geçmişin Gölgeleri-  Bölüm 7

Günler sanki hafta oluyor ve saatler gün. Büyük bir sabırsızlıkla beklediğimiz an gelmişti ve annem Almanya'dan geldi.
Annemin Almanya'dan gelmesiyle evimizi neşe kaplıyordu. Yiyecekler ve giyecekler alınıyor sevincimiz ortalığı ışıtıyordu.
Nasılsa annem artı kın yanımızdaydı. Annesizliğin bir yıllık hasretinin yerine tekrar kavuşmak ve neşe evimizi kaplıyordu.
Annem çarşıya çıkacağını ve benimde gelmek isteyip, istemediğimi sordu.
Ben de "tabii ki gelirim "deyip, birlikte çarşıya çıktık.

Bursa Kapalı ve açık çarşısın da yok yoktu. Giyecek, yiyecek ve en çok ta dikkatimi çeken oyuncakçı dükkanıydı.
Oyuncakçı dükkanının yanından geçerken
hayallerimi süsleyen iki tekerlekli bisikletleri gördüm. Gözlerim faltaşı gibi açılmıştı. İçim den "keşke benim de böyle bir bisikletim olsa "diye geçirirken, Annem:" Oğlum, sana bisiklet almamı ister misin? " demesiyle dünyalar benim olmuştu.
Ben de" istemek ne demek. En büyük hayalim bir bisikletimin olmasıydı." dedim ve sevinçle anneme sarıldım.
Annem bana bisikletleri göstererek," hangisini istiyorsun. Seç bakalım " dedi.
Ben de mavi renkli, pille düdüğü olan iki tekerlekli bisikleti göstererek" bunu istiyorum. Bana gerçekten bunu alır mısın? " dedim.

Annem satıcıya" bu mavi renkli, pilli düdüğü olan iki tekerlekli bisikleti alıyoruz" deyip, parasını ödedi ve benim hayallerimi süsleyen bisikleti bana satın aldı.
Benim küçük dünyam sevincimden renk renk oldu ve sevincimden
herkese " görüyor musunuz. Annem bizler için Almanyalara gitti. Bizlere sahip çıktı. Bu da yetmez gibi bana hayallerimi süsleyen iki tekerlekli bisiklet aldı." diye bağırmak istiyordum.

O yıllarda mahallemizde iki tekerlekli bisikleti olan bir ben vardım. Ben bisikletle yatıyor bisikletle kalkıyordum. Sabahları herkes den önce kalkıyor ve bisikletimle mahallede bir aşağı bir yukarı tur atıyordum ve tabii ki pille düdüğüme öttürüyordum. Mahallenin çocukları bisikletime binsinler diye benimle arkadaş olmak istiyorlardı.
Benim mahallede en samimi olduğum ve birlikte büyüdüğüm kapı komşumuz bakkal Hasan amcanın oğlu Celalettin'i bisikletime bindiriyordum.

Celalettin’de anneden yetimdi. Annesi Celalettin 7-8 yaşlarındayken vefat etmişti. Biz Celalettin le çok iyi anlaşıyor ve oynuyorduk.
Kemal dayım evlenme yaşına gelmişti. Yakışıklı, dürüst ve bir o kadar da saygılı olan Kemal dayım, Kırklarelinin Düzova köyünden bir vesile ile Ayşe yengemle tanışıyor. Annemin Ayşe yengemi istemeye gitmesiyle sözleri kesiliyor ve Kemal dayım ile Ayşe yengen 1974 yılında evlendiler.

Annem, Selamet mahallesindeki bahçeli evi dayımların oturmaları için veriyor.
Tabii ki annemde evin üstüne ikinci kata çıkmak için çalışıp, para biriktirmeye tekrar Almanya'ya gideceğini öğrenmemizle bizler yine güzel bir hayalden uyanıyoruz ve gerçek olan yaşamımızda tekrar annesiz bir yıl yaşamaya başlıyoruz.
Bizlerin içimizi rahatlatan en önemli nedenimizde annemizin bizler için tekrar bir yıl Almanya'ya gidiyor olmasıydı.

 

 

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!