AŞK OLSUN!

Var mı senin O’na bunları söyleyecek cesaretin?

AŞK OLSUN!

İçimde bir direnç var.

Direncim kendime.

Neden direniyorum kendime?

Bana karşı mısın ey ben?

Ne istiyorsun benden?

Yan gelip yatmamı mı?

Umursamaz olmamı mı?

Ümitsiz olmamı mı?

İstediğin nedir benden ey kendim?

İstediğin nedir benden ey ben?

Bunları mı istiyorsun benden?

Bencillik değil mi bu istediklerin?

Yapamam bunları bilesin.

Neden yapamam biliyor musun?

Yaradan’ın hatırına yapamam.

O’nun aşkına yapamam.

O beni aşkla yaratmışken,

Aşk ol diye yaratmışken,

O bana böyle güvenmişken,

Beni böyle sevmişken,

Bana bu yüreği vermişken,

Ben nasıl eften püften sebepler sunarım O’na.

Ne derim?

Nasıl derim?

Nasıl bakarım yüzüne ey ben söyle bana?

İçine kendini sığdırdığı bir yürek vermişken bana,

“Korktum.” mu derim?

“Utandım.” mı?

“Yapamadım.” mı?

“Her şey çok kötüydü zaten,

Uğraşmaya gerek görmedim.

Benim de ne etkim olacaktı.” mı derim?

Ey kendim!

Var mı senin O’na bunları söyleyecek cesaretin.

Kork diye söylemiyorum sana bunları yanlış anlama.

Şunu soruyorum sana:

Eyy ben!

Var mı O’nu incitebilecek yüreğin?

Var mı?

Söyle bana.

O sana böyle güvenmişken,

Seni böyle sevmişken,

Biricik yaratmışken seni,

Mangal gibi bir yürek vermişken sana,

Bütün dünyanı cehennem de yapabilecek,

Cennet de.

Diyebilir misin ki O’na:

Ben yokum.

Diyemezsin.

Diyemem ey ben kusura bakma!

Gideceğim yer iki metrelik mezar değildir benim.

Gideceğim yer,

Anamın kucağından daha sıcak olan O’nun yüreğidir.

Ayrıldıklarımla kavuşacağım,

Eksiklikten münezzeh olanda tamamlanacağım,

Dört dörtlük olacağım tek yerdir orası.

O’nunla hem hal olacağım yerdir orası.

Sana nasıl anlattılar bilmiyorum O’nu ey Can!

Ama bana da böyle anlatmadılar,

Öğrenmedim ben de bu bilgiyi.

Bilgi de değil bu zaten,

Bir hal!

Bak yazarken sorduğum sorunun cevabı da geldi.

Demek ki hazırım artık bu cevaba,

Anlayabilir hale geldim demek.

Sormuştum O’na:

“Hal nedir?” diye.

Anladım şimdi hal ne demek:

Bilginin bir kelime, bir ses, bir bakış, bir dokunuş olmaktan çıkıp,

Yani bilginin bilgilikten çıkıp,

Sen olması demek.

Bilgi sensin, sensin bilgi.

Bilgi benim, benim bilgi.

O bilgiyle yanarsa yüreğim ancak ben olurum!

Beni yakmadan ben olamam ki!

Yanmadan ben olamam.

Yanmadan aşk olmaz.

Nazım Hikmet diyor ya:

“Ben yanmazsam,

Sen yanmazsan,

Biz yanmazsak,

Nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa.”

Nazım’ın üzerine ne diyebilirim ki?

ELİF YERSEL

 

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!